Yakalamaca
2 posters
Supernatural RP :: Amerika :: Mississippi :: Jackson
1 sayfadaki 1 sayfası
Yakalamaca
Dünya... Boş ve karanlık yolda amaçsızca yürüyordum. Bana eşlik eden yağmur damlalarına minnettarım. Yüzüme vuran her su damlası dünyanın gerçekliğini anlamamı sağlıyordu. Aslında bir amacım vardı. Yani tamamen amaçsız değildim. Yeni gelişen olaylar yüzünden üst tarafta olaylar gerçekten karışık. Tanrının ortalıktan kaybolması büyük kaos yarattı. Şimdiyse kötülük iş başında ve bizlerin buna karşı koyması gerekli. En azından kendi çapımızda. Görevim tam olarak şu: hayaletler ile iş birliği yapıp onları kendi safımıza çekmek. Yanlız takıldığım bir nokta var. O lanet olasıca hayaletleri nerede bulacağım ben?! Yanımdan bir kaç insan geçti. Fark edilmemek kötü bir şey. Hoş bizleri fark edenler aynı zamanda katletmek de istiyorlar. İnsanları anlayamıyorum. Tek düze mantıkla çalışıyorlar. Doyumsuzlar! Aç gözlüler. Her neyse. Ben bu hayaletleri nerede bulacağım?!
Leighton M. Spindowich- Melek
- Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 18/11/10
Geri: Yakalamaca
Ahh dolunay... Geceyi ışıtan o olağanüstü gezegen. Sen olmasaydın eğer, kim ışık almayan bedenimi ışıtacaktı? Kim altımda hafif çarpan rüzgarla sağa sola doğru hareket eden papatyaları parlatacaktı? Kim ağaçların dallarında yuva yapan küçük kuşların huzur bulmasına yol açacaktı? Fakat en önemlisi kim bana doğru yaklaşmakta olan insandışı o varlığı farketmemi sağlayacaktı?
Melekler. İyi, yardımsever ve zeki melekler. Benim olduğum yerde ne işleri olurdu ki? Ah tabii, savaş başladı. Diğer dünyada herşey karıştı. Avcılar uzun süredir yoklar, İblisler saldırılarını arttırdı. Meleklerden ise ses yok. Şimdiye kadar. Bu melek yeryüzüne inmişse ortada gerçekten büyük bir sorun ya da önemli bir şey olmalıydı. Bundan haberdar olmamak çok kötü bir durumdu çünkü karşıma neyin çıkacağından habersizdim.
Melek bana doğru yaklaşırken arkasında esen rüzgardan iki kat daha hızlı bir rüzgar daha çıkarıyordu. Geçtiği her yer canlanıyordu adeta. Biraz yakından baktığımda oldukça alımlı ve güçlü bir melek olduğunu gördüm. Erkekti. Çoğunlukla yeryüzüne erkek melekleri gönderirlerdi. Fakat sadece önemli zamanlarda.
Aramızda fazla mesafe kalmamıştı. Birkaç saniye sonra neredeyse 3 metre vardı. Doğruldum ve yavaş, temkinli bir şekilde oturduğum ağaçtan aşağıya indim. Melekler hayaletlere kolay kolay zarar vermezlerdi. Ama ben istisnaydım. Neredeyse en kötü hayaletlerden biriydim. Ona anlamsız bakışlarla uzun bir süre baktım. Beni farkettiğinde yüzü ciddi bir simaya büründü.
''Ne istiyorsun?''
Kurduğum cümle melekler için sert bir cümleydi. Sonumun ne olacağını bilmiyordum fakat hiç iyi bir son olmayacağı kesindi...
Melekler. İyi, yardımsever ve zeki melekler. Benim olduğum yerde ne işleri olurdu ki? Ah tabii, savaş başladı. Diğer dünyada herşey karıştı. Avcılar uzun süredir yoklar, İblisler saldırılarını arttırdı. Meleklerden ise ses yok. Şimdiye kadar. Bu melek yeryüzüne inmişse ortada gerçekten büyük bir sorun ya da önemli bir şey olmalıydı. Bundan haberdar olmamak çok kötü bir durumdu çünkü karşıma neyin çıkacağından habersizdim.
Melek bana doğru yaklaşırken arkasında esen rüzgardan iki kat daha hızlı bir rüzgar daha çıkarıyordu. Geçtiği her yer canlanıyordu adeta. Biraz yakından baktığımda oldukça alımlı ve güçlü bir melek olduğunu gördüm. Erkekti. Çoğunlukla yeryüzüne erkek melekleri gönderirlerdi. Fakat sadece önemli zamanlarda.
Aramızda fazla mesafe kalmamıştı. Birkaç saniye sonra neredeyse 3 metre vardı. Doğruldum ve yavaş, temkinli bir şekilde oturduğum ağaçtan aşağıya indim. Melekler hayaletlere kolay kolay zarar vermezlerdi. Ama ben istisnaydım. Neredeyse en kötü hayaletlerden biriydim. Ona anlamsız bakışlarla uzun bir süre baktım. Beni farkettiğinde yüzü ciddi bir simaya büründü.
''Ne istiyorsun?''
Kurduğum cümle melekler için sert bir cümleydi. Sonumun ne olacağını bilmiyordum fakat hiç iyi bir son olmayacağı kesindi...
A. Eleanor Hathaway- Yönetici ~ Hayalet
- Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 13/11/10
Nerden : Mississippi
Geri: Yakalamaca
Hızımı arttırmıştım. Sıkılmaya ve öfkelenmeye başlıyordum. Karşıma bir hayalet çıkmalıydı artık. Yukarıdayken elini attığın yer hayalet derlerdi. Şimdi bir tane bile yok. Issız bir sokağa döndüm. Yan tarafı ağaçlıktı. Hayaletler böyle yerleri severlerdi. Bir kaç dakika öylece yürüdüm. Dikkatimi yola vermiştim. En ufak hareketlenmeyi bile hissediyordum. Farklı canlıları hissediyordum. Olağan üstü bir varlık hissetmek istiyordum ama yoktu işte. En sonunda bıkıp öbür tarafa dönmeyi planlarken bir şeyler hissettim ve kendimi o hisse bıraktım. Havada süzülüyordum adeta. Bir kaç dk sonra beklediğim gibi karşıma bir hayalet çıktı. İşte görevin bir kısmı hal olmuştu. Sıra diğğer kısımdaydı. İkna etmek. Benden önce davranarak
''Ne istiyorsun?''
dedi.
Kaba bir hayaletle karşı karşıyaydım. Hiç nezaket kurallarını bilmezlerdi. Biraz şaşkındı. Hiç bir şeyden haberi yok gibiydi.
"Merhaba sanada. Benim adım Leighton. Ne olduğumu anlamışsındır. Sana bir teklifte bulunacağım."dedim pat diye konuya girmek gibi oldu bu ama bekleyecek takatim kalmamıştı. "Sana zarar vermeyeceğim. Bilirsin, bizler barışçıl varlıklarız. Yukarıya bir savaş hakim ve bu dünyaya da sıçradı. Tanrı ortalarda yok. Bu yüzden yukarıdaki düzen alt üst oldu." Sert bir rüzgar esti ve saçlarım geriye savruldu. "Siz hayalet ırkıysa arada kalmış durumdasınız." Bunları vurgulayarak söylemiştim. "Arada kalmak hoş bir şey olmasa gerek. Senden bizim yanımızda olmanı isteyeceğim. Bilirsin bizler güçlü varlıklarızdır." diyerek aptalca konuşmamı sonlandırdım. Konuşmayı sevmem. Düşünmek ve susmak her zaman için daha etkilidir.
''Ne istiyorsun?''
dedi.
Kaba bir hayaletle karşı karşıyaydım. Hiç nezaket kurallarını bilmezlerdi. Biraz şaşkındı. Hiç bir şeyden haberi yok gibiydi.
"Merhaba sanada. Benim adım Leighton. Ne olduğumu anlamışsındır. Sana bir teklifte bulunacağım."dedim pat diye konuya girmek gibi oldu bu ama bekleyecek takatim kalmamıştı. "Sana zarar vermeyeceğim. Bilirsin, bizler barışçıl varlıklarız. Yukarıya bir savaş hakim ve bu dünyaya da sıçradı. Tanrı ortalarda yok. Bu yüzden yukarıdaki düzen alt üst oldu." Sert bir rüzgar esti ve saçlarım geriye savruldu. "Siz hayalet ırkıysa arada kalmış durumdasınız." Bunları vurgulayarak söylemiştim. "Arada kalmak hoş bir şey olmasa gerek. Senden bizim yanımızda olmanı isteyeceğim. Bilirsin bizler güçlü varlıklarızdır." diyerek aptalca konuşmamı sonlandırdım. Konuşmayı sevmem. Düşünmek ve susmak her zaman için daha etkilidir.
Leighton M. Spindowich- Melek
- Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 18/11/10
Geri: Yakalamaca
Meleğin söyledikleri karşısında şoke olmuştum. Durumun karışık olduğunu az çok tahmin ediyordum fakat bu kadar karışık olduğunu -benim gibi kötü bir hayaletin meleklerle aynı yolda yürümesi gibi- tahmin etmemiştim. Belli etmeden meleği süzdüm. Leighton. Hoş bir isimdi, en azından bir melek için uygundu. Tanrım. Kaos hakimken düşündüğüm şeye bak. Karşımda meraklı gözlerle bana bakan meleği unutmuştum. 'Kendine gel.' Onlara katılmam söz konusu olmazdı. Çünkü kimseye güvenmiyorum. Hiçbir şekilde. Sadece ben vardım yeryüzünde. Hoş bazen kendime bile güvenmiyordum ama onlara hiç güvenemezdim. Benden kısaca iyi olmamı ve onların sömürgesi olarak yaşamımı sürdürmemi istiyorlardı. Olmayan yaşamımı. Belki ilerleyen zamanlarda diğer tarafa geçip ruhumun serbest kalmasını sağlarlardı.
'Yapamazsın. Burada olup intikamını almak zorundasın.' İntikam. Ne çabuk unutmuştum savaşımı. O kadını bulmak için olan uğraşlarım birkaç dakika içerisinde yok olabilirdi. 'Kabul edemezsin.' Kafam neden karışmıştı ki? Neden bunları düşünüyordum? Şimdiden teklifi geri çevirip bu meleği yukarıya göndermiş olmalıydım oysaki. Ama yapamamıştım. Melek hala karşımda benden herhangi bir cevap bekliyordu. Yapamazdım. Onlardan olamazdım. Ben iyi doğmuş kötü ölmüştüm. Kötü olarakta devam edecektim. İntikam benim tek kurtuluşumdu. Ancak o zaman ruhumu özgür bırakabilirdim, o zaman huzur bulabilirdim.
Meleğin yüzüne baktım. Göz gözeydik. Bana inanılmaz bir merakla bakıyordu. Onu beni almak için göndermişlerdi. Bu tip melekleri az çok tanırdım. Bir görevde başarısız olursalar acısı onu başarısız olamaya sürükleyenden çıkardı. Buna hazırlıklıydım açıkçası. Tecrübeliydim ve o bunu biliyordu. Fakat artık bir karar vermem gerikiyordu, tam olarak bir cevap gerekiyordu.
''Karşılığında bana ne vereceksiniz?''
Dudaklarımdan bu sözlerin çıkacağını hiç hesaplamamıştım. Karşılığı ne olabilirdi ki? Bunu merak ediyordum evet fakat onlardan olamazdım. Sanırım bu gece uzun bir gece olacaktı. Uzun ve çekişmeli.
'Yapamazsın. Burada olup intikamını almak zorundasın.' İntikam. Ne çabuk unutmuştum savaşımı. O kadını bulmak için olan uğraşlarım birkaç dakika içerisinde yok olabilirdi. 'Kabul edemezsin.' Kafam neden karışmıştı ki? Neden bunları düşünüyordum? Şimdiden teklifi geri çevirip bu meleği yukarıya göndermiş olmalıydım oysaki. Ama yapamamıştım. Melek hala karşımda benden herhangi bir cevap bekliyordu. Yapamazdım. Onlardan olamazdım. Ben iyi doğmuş kötü ölmüştüm. Kötü olarakta devam edecektim. İntikam benim tek kurtuluşumdu. Ancak o zaman ruhumu özgür bırakabilirdim, o zaman huzur bulabilirdim.
Meleğin yüzüne baktım. Göz gözeydik. Bana inanılmaz bir merakla bakıyordu. Onu beni almak için göndermişlerdi. Bu tip melekleri az çok tanırdım. Bir görevde başarısız olursalar acısı onu başarısız olamaya sürükleyenden çıkardı. Buna hazırlıklıydım açıkçası. Tecrübeliydim ve o bunu biliyordu. Fakat artık bir karar vermem gerikiyordu, tam olarak bir cevap gerekiyordu.
''Karşılığında bana ne vereceksiniz?''
Dudaklarımdan bu sözlerin çıkacağını hiç hesaplamamıştım. Karşılığı ne olabilirdi ki? Bunu merak ediyordum evet fakat onlardan olamazdım. Sanırım bu gece uzun bir gece olacaktı. Uzun ve çekişmeli.
A. Eleanor Hathaway- Yönetici ~ Hayalet
- Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 13/11/10
Nerden : Mississippi
Geri: Yakalamaca
Söylediklerim sanırım beyninde düşünce sellerine yol açmıştı. Gözlerinde bunu görmek zor bir şey değildi. Karşısında sabırsızca dikiliyordum. Zaten hiçbir zaman sabırlı birisi olamadım. Her zaman bir atraksıyon bir eğlence, en azından bir faaliyetin içinde olmak beni mutlu ve huzurlu yapardı. Yağmur hızını arttırmıştı. Yere çarpan her su damlasıyla birlikte benimde sabrım tükeniyordu. Tüm gece boyunca bir hayalet aradım. Şimdi karşımda duruyor. Ama icraat yok. En azından ağzından bir kaç cümle dökülse derken istediğim şekilde cevap geldi:
''Karşılığında bana ne vereceksiniz?''
Tipik hayalet. Kendi menfaatlerini düşünen. Ona savaş halinde olduğumuzdan bahsettim, onun tek umrunda olan alacağı şey! Düşüncelerimi dizginledim ve verecek kurnazca bir cevap düşünmeye başladım. Çünkü karşılığında onlara bir HİÇ den başka bir şey vermeyecektik. Bunu onun bilmesine gerek yok ama.
"Sahip olmak istediğin bir kaç şeyden en önemlisi olabilir. Bizim için yaptığın, daha doğrusu verdiğimiz savaş için yaptığın her fedakarlıkta buna adım adım yaklaşacaksın. Her şeyden önemlisi, egonu tatmin edeceksin. Belkide şuan bu şekilde olmanı sağlayan varlık, o da bu savaştadır, ne dersin? Ya da onu boşver herkesin hayattan alacağı bazı intikamlar vardır. İşte bunu sana altın tepside sunuyoruz. Red etmek akıllıca olmaz."
Aklıma ilk gelenler dudaklarımdan akmıştı. Daha ikna edici bir konuşma olsun isterdim ama aklıma ilk gelenleri söylemek gibi bir huyum olunca... Gözlerine yine o derin düşünceler hakim oldu. Olumsuz bir cevap beni mutlu etmeyecekti ve bunu, o çok iyi biliyordu. Eğer akıllıysa dediklerime katılırdı. Ama değilse, işimiz var demektir. Ayın önüne bir bulut geçti ve zaten karanlık olan geceyi iyice kararttı. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Çok masum gözüküyordu. Ama hiçbir şey gözüktüğü gibi değildir. Bunu herkes bilir. En azından mantıklı olanlar...
''Karşılığında bana ne vereceksiniz?''
Tipik hayalet. Kendi menfaatlerini düşünen. Ona savaş halinde olduğumuzdan bahsettim, onun tek umrunda olan alacağı şey! Düşüncelerimi dizginledim ve verecek kurnazca bir cevap düşünmeye başladım. Çünkü karşılığında onlara bir HİÇ den başka bir şey vermeyecektik. Bunu onun bilmesine gerek yok ama.
"Sahip olmak istediğin bir kaç şeyden en önemlisi olabilir. Bizim için yaptığın, daha doğrusu verdiğimiz savaş için yaptığın her fedakarlıkta buna adım adım yaklaşacaksın. Her şeyden önemlisi, egonu tatmin edeceksin. Belkide şuan bu şekilde olmanı sağlayan varlık, o da bu savaştadır, ne dersin? Ya da onu boşver herkesin hayattan alacağı bazı intikamlar vardır. İşte bunu sana altın tepside sunuyoruz. Red etmek akıllıca olmaz."
Aklıma ilk gelenler dudaklarımdan akmıştı. Daha ikna edici bir konuşma olsun isterdim ama aklıma ilk gelenleri söylemek gibi bir huyum olunca... Gözlerine yine o derin düşünceler hakim oldu. Olumsuz bir cevap beni mutlu etmeyecekti ve bunu, o çok iyi biliyordu. Eğer akıllıysa dediklerime katılırdı. Ama değilse, işimiz var demektir. Ayın önüne bir bulut geçti ve zaten karanlık olan geceyi iyice kararttı. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Çok masum gözüküyordu. Ama hiçbir şey gözüktüğü gibi değildir. Bunu herkes bilir. En azından mantıklı olanlar...
Leighton M. Spindowich- Melek
- Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 18/11/10
Geri: Yakalamaca
"Sahip olmak istediğin bir kaç şeyden en önemlisi olabilir. Bizim için yaptığın, daha doğrusu verdiğimiz savaş için yaptığın her fedakarlıkta buna adım adım yaklaşacaksın. Her şeyden önemlisi, egonu tatmin edeceksin. Belkide şuan bu şekilde olmanı sağlayan varlık, o da bu savaştadır, ne dersin? Ya da onu boşver herkesin hayattan alacağı bazı intikamlar vardır. İşte bunu sana altın tepside sunuyoruz. Red etmek akıllıca olmaz."
Melek bana vazgeçemeyeceğim şeyler söylemişti. Sahip olmak ve intikamımı almak istediğim şeyler. Kabul etmemek aptallık olabilirdi fakat kabul etmek? Ne olacaktı? Yukarıda beni ne bekliyordu? Bunları öğrenmeden kabul etmeyide istemiyordum.
Yapacaklarım sınırlı olabilirdi. Ya da en önemlisi... İyi biri olabilecek miydim? Yaşamıma bir bakınca kötü olmamın tek sebebi Kurt ve o sarışındı. Onlardan intikamımı alırsam başka bir sebebim olmayacaktı. Çünkü önceden iyi biriydim ve kötü olmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ta ki Kurt'ü tanıyana dek. Vereceğim tek bir karar ve tek bir cümle tüm yaşamımı değiştirebilirdi. Buna hazır mıydım? Ya hazır değilsem? Beynimi kemiren onlarca sorudan kurtulabilmem olanaksız gibiydi.
Tanrı'nın katı huzurluydu. Melekler bu huzuru dengede tutabiliyorlardı ve benide huzura erdirebilirlerdi. Fakat huzurumu bana verecekleri şartlarla sağlayabilirlerdi. Şimdi karşımdaki melek bu huzuru sağlayabileceğini söylüyorsa...
''Kabul ediyorum.''
Melek bana vazgeçemeyeceğim şeyler söylemişti. Sahip olmak ve intikamımı almak istediğim şeyler. Kabul etmemek aptallık olabilirdi fakat kabul etmek? Ne olacaktı? Yukarıda beni ne bekliyordu? Bunları öğrenmeden kabul etmeyide istemiyordum.
Yapacaklarım sınırlı olabilirdi. Ya da en önemlisi... İyi biri olabilecek miydim? Yaşamıma bir bakınca kötü olmamın tek sebebi Kurt ve o sarışındı. Onlardan intikamımı alırsam başka bir sebebim olmayacaktı. Çünkü önceden iyi biriydim ve kötü olmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ta ki Kurt'ü tanıyana dek. Vereceğim tek bir karar ve tek bir cümle tüm yaşamımı değiştirebilirdi. Buna hazır mıydım? Ya hazır değilsem? Beynimi kemiren onlarca sorudan kurtulabilmem olanaksız gibiydi.
Tanrı'nın katı huzurluydu. Melekler bu huzuru dengede tutabiliyorlardı ve benide huzura erdirebilirlerdi. Fakat huzurumu bana verecekleri şartlarla sağlayabilirlerdi. Şimdi karşımdaki melek bu huzuru sağlayabileceğini söylüyorsa...
''Kabul ediyorum.''
A. Eleanor Hathaway- Yönetici ~ Hayalet
- Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 13/11/10
Nerden : Mississippi
Geri: Yakalamaca
''Kabul ediyorum.''Kulaklarımda tam da istediğim ses yankılanmıştı ~Kabul ediyorum~ Yüzüne hoşnut bir ifadeyle baktım ve
-Doğru olanı yaptın Hayalet. İsmiyle hitap etmemiştim.Şimdi öbür tarafa gideceğiz. Eminim ki bu olaydan hoşnut olacaksın. Bu kadar konuşma yeterdi. Gözlerinden neler düşündüğünü anlamaya çalışsamda sonrasında pek de umrumda olmamıştı. İstediğimi elde etmiştim. Tabii bu bu hayaletin peşini bırakacağım anlamına gelmezdi. Gözümde ayrı bir yeri oluşmuştu. Şimdi öbür tarafa geçmemiz gerekecekti. Yani asıl macera şimdi başlıyordu.
Out: Kısa oldu. Devam edecek miyiz?
-Doğru olanı yaptın Hayalet. İsmiyle hitap etmemiştim.Şimdi öbür tarafa gideceğiz. Eminim ki bu olaydan hoşnut olacaksın. Bu kadar konuşma yeterdi. Gözlerinden neler düşündüğünü anlamaya çalışsamda sonrasında pek de umrumda olmamıştı. İstediğimi elde etmiştim. Tabii bu bu hayaletin peşini bırakacağım anlamına gelmezdi. Gözümde ayrı bir yeri oluşmuştu. Şimdi öbür tarafa geçmemiz gerekecekti. Yani asıl macera şimdi başlıyordu.
Out: Kısa oldu. Devam edecek miyiz?
Leighton M. Spindowich- Melek
- Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 18/11/10
Supernatural RP :: Amerika :: Mississippi :: Jackson
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz